Ayı Olmayan Ayı

AYI OLMAYAN AYI   Geçenlerde ilkokul arkadaşım Emrah, elinde bir on kadar kitapla bizim yayınevine uğradı. Habitus yayınevi çocuk kitapları alanına da el attı. Bakalım nelerle karşılaşacağız?! Bu arada o gün hızlıca bir istatistik yaptım. İlkokul arkadaşlarımdan pek çoğu benim gibi yayıncılık sektöründe çalışıyor. Bunu çok şanslı bir durum olarak görüyorum. Demek ki bu meslek benim yalnızca genetik kodlamamda yok. İlkokulda bize verdikleri eğitimin de payı var kuşkusuz. Emrah’ın bana getirdiği kitaplardan biri de Radikal Baba adlı derleme.   radikalbabaon-235x300 Radikal Baba’da çeşitli yazarların, bloggerların babalık üzerine deneyimleri yer alıyor. Sayfaları karıştırdıkça insanın karşısına şu sorular çıkıyor: Eşitlikçi ebeveynlik nasıl olur? Katılımcı baba olmak ne demek? Babalıkta ataerkil bir yapı şart mıdır? Evde roller değişse de yeni doğan nasıl anneyi tercih eder? Daha bir dolu soru. Bu soruları sormanıza neden olan yazıları yazanlarsa ise sperm bağışçısı bir baba, transcinsel bir baba, evlat edinmiş bir baba, biyolojik bir baba, bulunduğu toplumda kimlik olarak dışlanan bir baba… Kimlikler dillendikçe, annelik ve babalık özlemi aynı kalsa da aile de şekil değiştiriyor. O gün Emrah ile ebeveynlik üzerine uzun uzun konuştuk. Çok yakın çevrenizde bile kendi varoluşunu çocuklarının üzerinden kurgulayan mutsuz ebeveynler mutlaka vardır. Pek çoğunun tersine Emrah bebeği sayesinde dünyadan nasıl koptuğunu ama yaşama da birey olarak nasıl yaklaştığı anlattı. Yaz tatiliyle birlikte pek çok okul çocuklara okuma öneri listeleri veriyor. Bu sene de listelere göz attım. Zaten yıl boyu okulun dayatmasıyla kitap okuyan çocuklar yazın sizce ne kadar istekli kitap okuyorlar? Okumayanlar zaten okumuyor. Okumaktan hoşlananlar ise en azından tatilde kendi seçtikleri şeyleri okumak istiyor. Özellikle İstanbul’da çocuklara ait kitabevlerinin sayıları her geçen gün artıyor. Bu çok sevindirici bir haber. Çocukların içinde zaman geçirebilecekleri mekanlar artıkça, kitaplara olan ilgileri de artıyor. Bazen fuarlarda çocuklarının okuyacağı kitapları onlardan önce okuyan ya da onlar adına seçen anne ve babalara rastlıyorum. Bu kontrolün bir sonu yok. Elbette kontrolsüzlüğü de savunmuyorum. Ancak benim aklıma takılan konu şu: Okumaktan hoşlanmayan anne ve babaların, çocuklarının okuyacakları kitaplar üzerinde söz sahibi olmaları ne derece doğru? Yanlış anlaşılmasın kitapları seçmesinler demiyorum. Yalnızca kendileri de okusunlar diyorum. Bence çocukların okuma alışkanlığı kazanmaları sağlamak bir yana, önce yetişkinler üzerinde çalışmalar yapılmalı. Doksan yaşındaki Samiş, kendisini ziyarete gittiğimde bana geçmişinden bir şeyler anlatırken kişi isimleri vermiyor sürekli “Süpürge Hanım” ve “Faraş Bey”den söz ediyordu. Süpürge Hanım ile Faraş Bey’in çocuklarının isimleri ne olur diye düşünüyorum kaç gündür. Ancak henüz bir şey bulamadım. Önerilere de açığım. Bizim Süpürge’nin dört yaşındaki kızı geçenlerde şöyle demiş: “Anne, bu evler ne kadar güzel! Sanki biz bir masaldayız ve biri de bizi okuyor.” Bu sözün üzerine yorumsuz kalmak sanırım her annenin en doğal hakkı. ayiolmayanayionkapak-20130815074252 Başlık: Yazının başlığı: Ayı Olmayan Ayı. Son dönemlerin en beğendiğim kitaplarından birinin adı. Hayy kitap’tan geçen sene çıktı. Animasyoncu Frank Tashlin’in (1913-1972) yazıp resimlendirdiği Ayı Olmayan Ayı, kendisine dayatılan bir kimlikle varolmaya çabalayan bir ayının öyküsünü basit cümlelerle olabildiğince rahat bir şekilde anlatıyor. Her okuyuşumda kısa bir animasyon seyrediyorum gibi de hissediyorum. Tashlin animasyon bilgisini çizimlerde konuşturuyor. Karlarla kaplı bir ormanın ortasında kış uykusuna yatan bir ayı, bahar gelip de uyandığında kendini bir fabrikanın ortasında buluyor. Ustabaşı, hemen işinin başına dönmesi için uyarıyor onu. Ayı, her ne kadar ayı olduğunu o fabrikada çalışmadığı anlatmaya çalışsa da bir türlü kimseyi inandıramıyor.

Yorum bırakın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑