Hafta başında, Berlin’deki kutup ayısı yavrusu Kunt’un ölümüne çok üzüldüm. Aklıma hemen THE COVE /Koy adlı belgesel film geldi. Ünlü Flipper dizisinin yunus eğitmeni Ric O’Barry, çalıştırdığı yunuslardan biri kendi kolları arasında ölünce yaptığının hata olduğu anlayıp bu durumu tersine çevirmeye çalışıyor. Filmde O’Barry’nin söylediği çok önemli birşey var: “Ben birkaç yıllımı yunuslar üzerine bir sektör kurmak için verdim. Çok para kazandım. Ama hata yaptığımı anladığım zamandan beri bu durumu düzeltmeye çalışıyorum. Yıllardır bunun için uğraşıyorum ama başaramıyorum.”
Belgesel, Japonya’da gizlice yunus avlanan bir koyda çekilmiş. Burada filmi uzun uzun anlatmak istemiyorum. Ama insanın içi kaldırmasa da kendini zorlayarak mutlaka izlemesi gerek.
Hayvanlara karşı duyarlı bir birey olmama rağmen, bu filmi izleyene kadar bu konuyu hiçbir zaman bu kadar derin düşünmemiştim. Hatta çok yakın bir zamanda Antalya’da bir yunus parka gitmişliğim ve bir yunusla yüzmüşlüğüm bile var. O an hissettiklerimi kelimelerle anlatmam mümkün değil. Ancak Koy‘u izledikten sonra bu durum beni çok üzdü ve utandırdı.
Japonya’da yunuslara yapılan işkencelere karşı harekete geçmek için: TAKE PART/ THE COVE
Türkiye’deki yunus parkların kapatılması için yapılan çalışmaları Facebook’tan takip etmek ve destek vermek için: YUNUS PARKLAR KAPATILSIN!
Bu hafta hayvanlarla ilgili okuduğum bir başka haber Çin’deki yavru pandalar üzerineydi. Çin’de topu topu 600 panda kalmış. Yavru pandalar insanlara alışmasın diye yetkililer onlara panda kostümleri içinde bakıyorlarmış. Nasıl olur da panda, kendisini tutan tüylerin gerçek tüyler olmadığını anlamaz ki?
Sizlerle paylaşacağım son haberin adı ise: 41 Kere Maşallah. Okuyunca deliye döndüm. Balıkçı Kenan, Marmara Denizi’nde yakaladığı köpekbalıklarını, gözlerine nazar boncuğu takarak sergilemek üzere tek tek mumyalatmış.
Söyleyecek söz bulamıyorum!