Beni Kapuska İle Barıştıran Kadın

Aslında her yemeği severim. Dopdolu bir masada öncelikli olarak tercih edeceklerim vardır ama yemem dediğim şey bugün 35 yaşımda pek yok.

Bu seneye kadar vardı… Çocukluğumun iki kabus yemeği yumurtalı fasulye ve etli kapuskaydı.

Meğer kapuska dünyanın en lezzetli şeyiymiş…

Bütün hikaye Karen Le Billon ve Kobo Books‘ta onun kitabı “French Kids Eat Everything”le tanışmamla başladı.

FrenchKids FINAL US Cover[1]

Karen Kanadalı, kocası ise Fransız. İki çocukları olunca kocasını Fransa’ya dönmeye ve doğduğu kasabaya yerleşmeye ikna ediyor. Gel görki Fransa’daki mutfak-yemek düzeni Kanada’dakinden çok farklı, uzun süre oraya uyum sağlamakta zorluk çekiyor. Hem kendisi hem de çocukları…

Düşünsenize rokfor yiyen 9 aylık bebekler, iki saat öğlen yemeği molası veren eğitim kurumları, sürekli iyi yemek yeme üzerine komşularla yapılan sohbetler, atıştırmalıkların ve aburcuburların yasak olduğu okullar…

İnsan okurken etkileniyor. Ne yalan söyliyeyim Karen’in uyum sağlamaktaki çabasına hayran kaldım. Arada insanı çileden çıkarabilecek ailevi önyargılar, diretmeler yaşasa da aslında bunlara tek bir amaç için dayanıyor: Çocuklarına sağlıklı beslenmeyi öğretmek için.

Anne-babalara yazılmış bir kitaptan sen ne ders çıkardın diye soracak olursanız eğer…

FrenchKids Food Rules color no isbn

Karen’in buzdolabının üzerine yapıştırdığı bazı kurallar var. Bunları sizin için yukarıya yapıştırdım.

Çocuğunuz bir yemeği sevmediğinde ona söyleyeceğiniz şey çok basit:

“Sevmedin mi? Üzülme, yeterince denemediğin için sevmemişsindir. Bir kaç kez yersen tadını daha çok seversin.”

Bunun altını kafamda çizdim ve ben kapuskayı neden sevmiyorum diye kendi kendime düşünmeye başladım.

Ortaya çıkan sonuç ne mi? Bu durumu bir tepki olarak geliştirdiğimi anladım. Çünkü etli lahana sarma çocukluğumdan beri en çok sevdiğim yiyecektir.

Şimdi söyler misiniz, etli lahana sarmasının kıymalı  kapuskadan ne farkı var?

Sonuç? Akşam yine kapuska var 🙂 !

Kitabı okurken Karen ile sürekli yazıştık ve işte karşınızda yeni bir kabarmış röportaj

KLB photo dusty rose outfit 640 px[1]

Kitabınızı ilk olarak hava limanındaki kitapçıda görmüştüm. Çocuk sahibi olmama rağmen başlığıyla hemen dikkatimi çekti. “French Kids Eat Everything”… Evet gerçekten de Fransız çocuklar öteki çocuklardan farklı olarak ne yiyorlar? Fransa’ya ilk gittiğinizde sizi en çok ne şaşırtmıştı?

Karen Le Billon: Fransız çocukların farklı bir beslenme anlayışı var. Bunun en büyük kanıtı her gün okul menülerinde çocuklara sunulan yiyecekler. Bütün bunların üzerine paylaşımda bulunduğum bir blogum var. Fransa’ya ilk gittiğimizde en çok neye mi şaşırdım? Fransa’da çocuklar yeni yiyecekler deneme konusunda çok açık görüşlüler ve biz Kuzey Amerikalılara tuhaf gelecek pek çok gıda yiyorlar. Örneğin rokfor peyniri.

Kitabınızı okurken, çevremdeki anneleri çaktırmadan biraz sorguladım ve yiyecek konusunun ne kadar hasas bir konu olduğunu anladım.  Pek çok kişi bu konuda çekingen davranıyor. Sizin tüm tecrübelerinizi açıklıkla payaşmanız çok güzel. Çok açık görüşlü olduğunuzu düşünüyorum. Bu kitabı yazmaktaki amacınız neydi? Kocanızın ailesinin kitaba yaklaşımı nedir? Çünkü içinde onları anlattığınız pek çok bölüm var. 

Karen Le Billon: Ailemdeki gelişmelerin olumlu yönde olması bu kitabı yazma cesaretini göstermemi sağladı. Böylece yiyecek sorunu yaşayan başka ailelere örnek olabileceğiz. Kitap Fransa’daki yiycek alışkanlıklarını sürekli öven, en olumlu halin (ki öyle değil) o olduğunun altını çizen bir tavır sergilemiyor. Fransa’daki durumdan yola çıkarak kendinize, başka ülkelere, en uygun durumu bulmanıza olanak sağlıyor.

Ailem kitaba bayıldı! Başka insanları bizim hikayemizden bir şeyler öğrenecek olması bizi heyecanlandırıyor.

Fransa’ya taşınmadan önce ailenizdeki yemek alışkanlıklarıyla ilgili düşünceleriniz neydi? Çocuklarınızın yedikleri sizi üzüyor muydu? Durumun farkında mıydınız? Yoksa Fransa’ya gidince mi bunu fark ettiniz?

Karen Le Billon: Çocukların yedikleri konusunda oldukça endişeliydim. Birşeyler yapmak istiyordum; ama ne yapabileceğimi bilemiyordum. Çocuklarımın ‘ne’ yemesi gerektiğini biliyordum ama yemelerini ‘nasıl’ sağlayacağımı bilmiyordum. Fransa’da yaşamak bunu nasıl yapabileceğimi bana gösterdi, yiyecek konusunda çocukları nasıl eğitmem gerektiğini öğrendim. Kızlarımın okulda sunulan yiyeceklere gösterdikleri uyum ve kocamın ailesiyle bir aradayken gösterdikleri çaba bu konuda gelişme kaydedebileceklerine dair bana umut verdi.

Kitabın başladığı bölgede tamamlanması çok güzel. Bize kendi yiyecek kurallarımızı kendimizin oluşturabileceğini ve gelişimin yalnızca Fransa ile sınırlı kalmayacağını gösteriyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Karen Le Billon: Evet, haklısınız. Geleneksel yemek kültürünün yüceltilebileceği pek çok hal var. Herkes sağlıklı beslemek için Fransızlar gibi yemek yemek zorunda değil. Hikaye çok basit bir şekilde sağlıklı beslenme anlayışını  kendi yemek kültürüne  nasıl uyarlayabilir onu anlatıyor. Başka kültürlerin, örneğin İtalya, Japonya ya da Hindistan, paylaşacak pek çeok şeyi var.
Fransız okullarının çocukların yiyecek alışkanlığı edinme konusundaki çabaları gerçekten takdire değer. Yalnızca ailenin çabası  çocuğun mutlu ve iyi yemek yemeyi öğrenmesine yeterli olur mu? Çocukların yiyecek alışkanlıkları kazanmasında okulun rolü nedir?
Karen Le Billon: Çok önemli! Bu nedenle okullardaki yiyecek alışkanlıkları üzerine blog yazıyorum (Geçen sene Ayın Jamie Oliver Food Revolution blogger’ı seçildi). Pek çok aile tarafından bunu evde tek başına uygulamak çok zor. Birlikte hareket etmek gerekiyor ve burada okullara büyük rol düşüyor.

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: