Bu ne biçim otel!

Ekim ayında kitap fuarı için Frankfurt’taydım. Yurtdışı gezilerim için otel ararken rezervasyonumu hep Booking.com‘dan yapıyorum. Hem fiyatlar daha ucuz oluyor, hem de daha önce o otelde kalmış müşteri yorumları otel hakkında gerçekten iyi fikir veriyor.

Bu kez, yine fuar alanına yakın bir otel seçtim. Fuar zamanı, oteller her yerde çok pahalı olur. Hem de tam dudak uçuklatacak cinsten. Hele fuara ya da merkeze yakın bir otel seçtiyseniz…

Bu kez kaldığım oteli daha önceden defalarca görmüştüm. 3 yıldızlı, mütevazi görünümlü bir otel. Bunlar dışardan görünüşte edindiğim izlenimler…

Siteden rezervasyonu yaptim.

Frankfurt’a indiğimde fuarın ikinci günüydü. Önce otele gidip valizimi bırakır ardından da fuara giderim diye karar verdim.

Otel’e gelir gelmez kapısındaki bir yazı dikkatimi çekti: ‘

“Sevgili Misafirlerimiz,

Otelimizin resepsiyonu 7 a.m- 9 p.m. saatleri arasında açıktır. Kapı kapalı ise lütfen merkez ofisin zilini buradan çalınız.”

Yazıyı görünce beni eğlenceli bir gezinin beklediğini hemen anladım.

Binaya girdim. Valizimi sürüyerek bir kat yukarı çıktım ve kan ter içinde resepsiyona ulaştım.

Resepsiyondaki görevli kadın bana beyaz bir ipin ucunda sallana bir anahtar uzattı. İpte asılı bir şey daha vardı: Belli ki ıslanmış, ıslandığı için mürekkep yazı karakterlerinin dışına çıkmış, pvc ile kaplanmış ama belli ki epeyce zaman önce çünkü pvc’si ortadan iki ayrılmış, üzerinde oda numaramın yazılı olduğu bir kağıt.

Dıınıı…nı…nıııııııın…

Endişeli bir yüzle kafam olası senaryolar kurmaya başlamışken resepsiyonist hemen ekledi:

-Akşam dokuzdan sonra resepsiyon kapalı olur. Dış kapıyı da kilitliyoruz. Bu anahtar hem odanızın kapısını açar, hem de otelin kapısını.

-Nasıl yani? Bu anahtar dış kapıyı açıyorsa, herkesin anahtarı dış kapıyı açıyorsa o zaman herkesin anahtarı herkesin kapısını açar! Öyle değil mi?

– Hayır, değil. Bu anahtar yalnızca sizin odanızın kapısını ve dış kapıyı açıyor. Yani herkesin anahtarı böyle: Kendi odalarının kapısını ve otelin kapısını açıyor.

Çaresiz kabullendim. Hayır kabullenmesem ne olacak? Başka şansım yok.

Frankfurt’a gittim ve çok şükür tek parça döndüm ama hala bu konuyu kafamda çözebilmiş değilim. Böyle bir anahtar sistemi var mı gerçekten? Niye biz kullanmıyoruz? Kullanan var mı?

Ben odaya çıkmaya hazırlanırken kızın o muhteşem sesi tekrar yankılandı:

– Odanız dördüncü katta.

– Ha güzel, peki asansör ne tarafta?

– Malesef asansörümüz yok.

– Ay ne kadar şekersiniz. Peki bana yardım edebilecek bir görevli var mı?

– Ayy, o da yok.

Aman ne güzel. Valizimi sürüye sürüye dördüncü kata vardım. Her katta kapalı duran en az 5-6 oda kapısı var. Onun dışında ne bir lobi ne bir şey. Fuar olduğunu bilmesem, otelde benden başka kimsenin kalmadığını filan zannedeceğim.

Neyse sonunda odaya vardım.

Bir hol. Sol tarafta çift pencereli büyükçe bir kapı. Karşımda bir tuvalet ve sağda bir oda. Bir an yüzümde endişeli bir soru belirdi: Yoksa tuvalet de mi ortak?

Neyse ki değilmiş. Artık otelden herşeyi bekliyorum çünkü. Kapıyı kontrol ettim. Kilitli. Ama yine de dikkatli olmakta yarar vardı ne olur ne olmaz.

Odam güzeldi, kocaman. Yok yok, şimdi döndüm tabii rahatım, gerçek şu ki aslında oldukça sevimsiz ve soğuk bir odaydı.

Teraslı. Ama teras yangın merdivenlerine açıldığı için pancurlar sonuna kadar kapalıydı.

Zaten o kadar büyük ve de ağır bir pancurdu ki orada kaldığım 3 gün boyunca ne terasın kapısını açabildim ne de pancurları 1 cm kımıldatabildim.

Otelle kaybedecek vaktim olmadığı için hızla çıktım. Aşağıya inerken, resepsiyondaki kıza “başka boş oda yok mu?” diye sordum. Sinirlendi. “En güzel odada kalıyorsunuz. Geniş. Teraslı. Daha ne istiyorsunuz?” diye bir de beni azarladı.

Kızla konuşurken resepsiyonun hemen yanındaki kapıya gözüm takıldı. Kapının üzerinde metal harflerle şöyle yazılmıştı: Frühstück 7 a.m-10 a.m. “Neyse,” dedim kendi kendime, “bu kadar abartma yarın kahvaltı da yüzü gözü düzgün 2-3 kişi görünce kendine gelir, alışırsın otele.”

Ama hiç öyle olmadı.

Fuara gittim. Çıkışta otele çok yakın, her yıl mutlaka bir kez gittiğim İtalyan Lokantası’na gittim.

Aslında o akşam, bir kaç yayıncı arkadaşımla yiyeceğimiz bir yemek vardı ama malum otelin sağı solu belli değil. En azından resepsiyon açıkken odaya kendimi atayım düşüncesindeydim.

Lokantanın şu anda adını hatırlayamadığım sahibi hemen yanıma geldi:

– Tek kişi misiniz?

– Vaaowww dekorasyonu değiştirmişsiniz? Beni hatırlamadınız mı?

– Sen de güzelleşmişsin.

Kardeşim bu nasıl bir diyalog. Sanki biri ortaya zaplama söylemiş. Herkesin kulağına değişen kanallardan farklı farklı replikler duyuluyor.

Otele vardığımda, saat henüz sekiz buçuktu. Ancak resepsiyon kapalıydı. Meşhur anahtarımı cebimden çıkardım ve hızla dört kat merdiveni çıkmaya başladım. Merdiven aralığına inşa edilmiş resepsiyon bir dolap kapağıyla kapanmıştı ve üzerinde şunlar yazıyordu:

POLİS XXX

İTFAİYE XXX

ACİL DURUMLARDA YAPILACAKLAR

ACİL DURUMLARDA ARANACAKLAR

Hemen Polis’in numarasını cep telefonuma kaydettim ve dört katı hızlıca koşarak odama vardım. Odaya girdim ve tüm kapıları kitledim. Neyse ki artık güvendeydim!

Reklam

Bu ne biçim otel!’ için 5 yanıt

Add yours

  1. Icinizi rahatlatir mi bilemiyorum ama bahsettiginiz anahtar sistemi Isvicre’de kullanilmakta. Kendi daireniz disinda apartmana ait ortak alanlara da ayni anahtarla giris yapabiliyorsunuz. Tabii ki komsularinizin anahtarlari sizin evinizin kapisini acamiyor.

  2. isviçre’de tek anahtar systemi var . Bizim apartman kapisi ve daire kapisi tek anahtar . Bu zamana kadar evime komsularim girmedi :)) Ama Isvicreye ilk tasindiğimizda eşim de anahtar sistemine pek güvenemedi bizim anahtarla yan bloğun aparman giriş kapisini acmayi denedik 🙂 acamadık tabii . Şimdi içimiz rahat .

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: