14 Yıl Önce Bugün

İş-güç nedeniyle Yekta ile bu haftasonu belki Arras’a gidemedim ama geçmişe gittim.

Ara ara sonunda buldum. Aradığım şey 14 yıl önce, 5-6 Temmuz tarihlerinde çekilmiş fotoğraflar.
Yani Belçika’da Afs değişim öğrencisiyken gittiğim Torhout/Werchter (kısaca T/W) adlı festivalde çekilen fotoğraflar. Yalnızca fotoğraflar olsa neyse. Festival biletim, giriş bilekliği, festival programı, gazete küpürleri. Herşeyi saklamışım.

Okuldan arkadaşım Anneleen ile birlikte gitmiştik. Sabahın köründe çekilmiş bir resim. Ayağımda, evsahibi babanın 41 numara postalları, bir elimde uyku tulumum, sırtımda çantam. Hazırım!

İşte festival programı. Yıllar sonra programa tekrar bakınca dibim düştü. Meğer bilinçsizce kimleri kimleri görmüşüm.

Belçika bu. Yağmursuz olmaz tabii. İşte birlikte gittiğim arkadaşlarımın yağmura karşı geliştirdikleri çözümler.

——————————————————————————————————————————————————————

Bu kez yıl 2005. Rock’n Coke Festivali. Ailenin o zamanlar 15 yaşında olan 3 gencini de bizimle birlikte götürüyoruz. Çocuklar orda t-shirt filan görüp almak isterler diye yanıma da epeyce para almıştım.  Eee bir de  herkesi yedirip içirmek lazım. ‘The Cure’u izleyeceğiz. Ama benim havam yerinde. Çünkü ben zaten 1997 yılında yine Anneleen sayesinde Belçika, Gent’te dinlemişim onları canlı canlı. Gecenin bir vakti, tuvalet kuyruğundayım. Sıra bana geliyor. Arkamı bir dönüyorum sırt çantam ağzına kadar açık ve içinde olması gereken: Hırka, güneş gözlüğü, cüzdan… bunların hiçbiri yok. Çok önemli olan birşey daha yok. Tahmin edin ne bakalım?

Zaten İstanbul’un bir ucundayız. Ne felaket olabilir ki? Elbette arabanın anahtarı. O da yok. Bir anda başımdan kaynar sular boşaldı. Zaten her yer karanlık. Tam o sırada The Cure da sahneye çıkmaz mı? Yağmur da yağmış. Yerler ıslak. Yere düşen bir şey her an binler, on binlerce kişinin üzerine basmasıyla toprağa gömülüp yok olabilir.

Bulunduğumuz, yürüdüğümüz yerlere gidip bakıyoruz ama yok işte. Nasıl döneriz? Arabayı nasıl alırız? Ne yaparız derken. Mucize oldu. Uzaktan gözüme Pegouet amblemi parladı yerde. Bu durum o kadar inanılmaz gelmişti ki o an; ‘AAA şuraya bakın biri daha anahtarını kaybetmiş’ demiştim. Neyse ki Yekta atak davranmış; hemen gidip almıştı onu gözden kaybolmadan. Çünkü onu gözden kaybettik mi bir daha bulamazdık.

Bütün bu olan bitene o kadar içimiz hoplamıştı ki, keyfimiz anahtarı bulsak da bir daha yerine gelmedi. Hemen eve döndük.
Pazartesi günü işe gittiğimde, benden önce gelen bir faks vardı. Beylikdüzü taraflarında bir fabrikadan. Cüzdanımı bulmuşlar.

Hemen gittik. Fabrikada çalışan işçilerden birinin babası, festivalde temizlik görevlisiymiş. Yerde bulmuş cüzdanımı. Ehliyet, kimlik, kredi kartı, paralar hepsi duruyordu.

O gün dedim ki; ‘Çok şanslısın Burcu’.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑

%d blogcu bunu beğendi: