Birkaç yıl önce bir arkadaşım, Bağdat Caddesi’nde gece arabayla giderken başka bir araba tarafından rahatsız edildiğini anlatmıştı. Hemen telefona sarılmış. Telefondaki görevliye arabanın plakasını vererek, caddede gezen devriyelerin aracı durdurmasını rica edince aldığı yanıt biraz ilginç olmuş:
-Hanımefendi, tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış.
Bu olaydan sonra çok düşündüm. Ben acil bir durumda nereyi ararım, ne yaparım diye.
Birkaç ay önce gece geç saatte, arabayla İstinye yakınlarından geçiyoruz. İki araba dörtlüleri yakmış. Yolda iki adam ve bir kadın. Kadın adamlardan ayakta olanına ‘yapma, etme’ diye bağırıyor. Öteki adam yerde, kafası arabanın lastiğine dayalı. Ayaktaki adam yerdekine tekmeler atıyor.
Hemen elim telefonuma gitti. Hiç tereddüt etmeden imdat hattını aradım ve görevliye gördüklerimi bir bir anlattım. Tereddüt etmedim ama tedirgindim açıkcası. Telefonda neyle karşılaşacağımı kestiremiyordum.
Karşımdaki görevli ‘koordinatları’ aldıktan sonra, kavganın devam edip etmediğini sordu ve oraya hemen bir ekip yönlendireceğini söyledi.
Birkaç gün önce arabayla eve doğru giderken, yolda bir trafik lambasının -büyük ihtimalle aldığı darbe sonucunda- yerde iki büklüm yattığını gördüm. Hemen bilinçli bir vatandaş edasıyla trafik lambalarının üzerinde yazan ‘ARIZA’ numarasına telefon ettim.
Çağrı merkezindeki değerli bey ile aramda şöyle bir diyalog gerçekleşti:
Ben: – Ben sizi şu anda yerde yatmakta olan bir trafik lambası için aramıştım. Sanırım darbe almış. Çünkü direği yamuk duruyor ve lambaları da yerde. Direk araçların üzerine düşebilir.
Görevli: – Nerede?
Ben: – 4. Levent Çarşı’dan giriyorsunuz. 2. ışıkların solda olanı.
Görevli: – Çok teşekkür ederiz hanımefendi ilginize. Hemen gerekli birimlere yönlendiriyorum.
…ve ertesi gün trafik lambası eskisinden de sağlam.
Not: Bu arada trafik lambalarının üzerinde, kocaman puntolarla kayıt numaraları da yazılı. Hiç dikkat etmiş miydiniz? Genelde gittiğiniz yol üzerinde aynı sıra numarası devam ediyor. Evet, böyle tuhaf şeylere dikkat eden biriyim ben.
İşini düzgün yapmayan milyonlarca insanın bulunduğu bir ülkede ben de çoğu zaman şunu sorguluyorum:Biri tarafından rahatsız edildiğimde ya da rahatsız edici bir olayla karşılaştığımda herhangi bir adaletsizlikte durumu ilgili kişilere bildirmek her zaman işe yarayacak mı? Viyana’ya postaladığım son derece önemli evraklarım Almanya’ya gönderilmiş. Durumu anlattığım postane yetkilisinin “bekleyin yanlış gönderilmişse adresinize geri postalanır tekrar yollarsınız” şeklindeki pişkin tavrından sonra sesimi yükselttim ve yaptıkları hatayı düzeltmezlerse şikayette bulunacağımı söyledim.Bu serzenişlerimden ve postaneyi birbirine katmamın ardından paketim Almanya’dan Viyana’ya postalandı.Bu ve benzer olaylardan sonra açıkcası bu ülkede bilinçli vatandaş olmanın işleri halletmeye yetmeyeceği kanısındayım.Bazı şeyleri çözümlemek için daha fazla sesimizi çıkarmamız hatta ortalığı birbirine katmamız gerekiyor.